8 Aralık 2013 Pazar

Hazan'a yakalanmış yalnız ağaç
Kendi resmimi görmüş gibiyim...
Bahar olacak diye bekledim.
Bekledim.
Yanımda kimseler kalmadı.
Benden uzaklara gittiler. 
Yalnızlığı anladım.
Nerede yalnız bir ağaç görsem;
Aynaya baktığımı zannederim.

7 Nisan 2013 Pazar

Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
 
Victor Hugo

12 Şubat 2013 Salı


Unutursun

Nazım Hikmet´in bir şiirinden:

"Bir tanem!
Son mektubunda:
"Başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.
"Seni asarlarsa
seni kaybedersem,"
diyorsun,
"yaşayamam!"

Yaşarsın, karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.
."

Unutulmak yaşarken defnedilmektir...

30 Kasım 2012 Cuma

Yalnızlık;
Çekilebilir keder değilsin.
Sen,
''Allah'a mahsussun.''
Yalnızlık;
Seni kimseler taşıyamadı, 
Hiç bir kimse de taşıyamaz.
Çünkü sen!
''Allah'a mahsussun.''
____ Gece Notları_____

17 Ekim 2012 Çarşamba




Nerede bir yalnız ağaç görsem,
Hep kendimi hatırlarım.
Esen sert rüzgarlara,
Yağmur.
Kar.
Dolu...
Ve.
Susuz geçen kurak yaz mevsiminde.
Ayakta durmanın, kurumadan yola devam etmenin zorluğunu hatırlarım.
Nerede bir yalnız ağaç görsem,
Hep kendimi hatırlarım.
Gece Notları-Hasan KALAYCI

3 Ekim 2012 Çarşamba






Mona Roza - Sezai KarakoÇ

Sezai KarakoÇ Mona Roza şiiri şiirler siirleri güzel sozler
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir, södü lambalar
Uyu da turnalar girsin Rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki, ben, Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar Su kenarında
Ki, ben, Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev Alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Birgün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler, o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki, can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki, kapalı gece ve güne
Altın bilezikler, o kokulu ten
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza, siyah güller, ak güller.

Sezai KarakoÇSezai KarakoÇ Mona Roza şiiri siir şiirler güzel sözler

11 Ocak 2012 Çarşamba

DEMİRCİ

DEMİRCİ
İlk  insan dan başlayan bir kaygı. Geleceğini  şekillendirmek  arzusu.  Kendini yarına daha da imkanlı olarak hazırlamak. Aslında bu yarına  hazırlanma   olayını,  sadece insanla münhasır   kılmak ta  yanlış olur. Oysa bir ağacı incelediğimizde   baharda yapraklarını açarken bir yıl sonrası için gerekli gözelerini hazırladığını görürüz. Yani kendisi doğarken bir yıl sonra doğacı da hazırlıyor. Bu gibi örnekleri tüm canlı türleri için vermek mümkün. Ne yaparsınız… Yarın kayıp. Bir ceylan, yavrusunu büyütmek için çaba sarf ederken, sırtlanın alıp götürdüğünü görmesi…  Demek ki ne yaparsak yapalım, hayat bizim isteklerimizin ve çabalarımızın dışında şekilleniyor.   Burada kader dediğimiz   olguyla   karşılaşıyoruz. Yaşadığımız süre de yorum yapmakta zorlandığımız nice olaylarla karşılaşmışızdır.  Şunları şunları yaparsanız şunlar olur telkinleri çoğu zaman doğrulardan uzak olmakta.  Ben yaptım, ben başardım ifadeleri de manasız gelmektedir.  İnsanın ‘’Meşakkat içerisin de yaratıldığını’’ da unutuveriyoruz.  ‘’Kaybettiğimiz   mi  kazanç,  kazandığımız mı kayıp’’ bilmiyoruz.
İrade-i cüziyye  yi  hayra  yönlendirdikten sonra   ‘’Kahrın da hoş lütfun da hoş’’ diyerek teslim olmalıyız.
Hiç unutmadığım bir  hikayeyi  paylaşmak istiyorum. Demirci ve kardeşinin hikayesi. Yaşadığı her olayı hak etmediğini,  sıkıntıların kendisine gelip bulduğuna inanan Demirci… Haline şükreden, musibete uğradığında hamd eden kardeşi…
Demirci bir gün kaza geçirir ve tek gözü kör olur. Kardeşi geçmiş olsun ziyaretine gelir. Abisi, Demirci ye; büyük kaza geçirmişsin, Allah seni korumuş, haline şükret diye nasihat ta bulunur.  Abi:
- Neye şükredeyim. Tüm sıkıntılar beni buluyor. Görmüyor musun? Gözüm kör oldu. Der.
Osmanlı  Devletinin son zamanları. Yönetimde boşluğun olduğu, eşkıyaların hüküm sürdüğü dönem… Torosların Gavur dağı bölgesinde yeni bir eşkıya grubu kurulmuş… Eşkıya başı arkadaşlarına emir verir.
-Bu gün, yeni kurduğumuz çetenin hayırlı olması için, yakaladığımız ilk insanı kurban keseceğim. Soygun yapmayın, yakaladığınızı bana getirin. Der.
Demirci işi gereği Torosları  aşması gerekir. Azığını alır ve yola çıkar.  Eşkıyalara yakalanır.  Onu beklemeden liderlerine teslim ederler.  Eşkıya başı Demirciyi yatırıp kurban olarak keserken, tek gözünün kör olduğunu fark eder ve kesmekten vazgeçer. Arkadaşlarına seslenir.
-Ben çocukken camiye gitmiştim. Hoca dan gözü kör olanın kurban edilmeyeceği duymuştum.  Bu adamı salıverin. Bir daha ki yakaladığınız adamın sağlıklı olmasına dikkat edin. Der.
Demirci geri döner. Koşa koşa kardeşini bulur ve olayı anlatır.  İyi ki tek gözüm kör olmuş, benim hayatımın bağışlanmasına vesile oldu. Zahmet sandığım rahmet imiş. Der.